Ersan Şen Hukuk ve Danışmanlık
Artık sanayi çağına gelindiğinde ordular uzmanlık yeteneklerini çoğu zaman zahmetli özel eğitimlerle elde eden çeşitli teknik uzmanlara gittikçe daha çok ihtiyaç duyar olmuşlardır. Bu kimselerden ”körü körüne itaat” yerine operasyona yönelik talimatlar doğrultusunda yetkin ve bağımsız davranma becerisi talep edilmektedir[11]. (2) Bu Kanunun yayımı tarihinde uydu ve kablo yayın lisansına sahip olan radyo ve televizyon yayın kuruluşları altı ay içinde durumlarını bu Kanun hükümlerine uygun hâle getirirler. (1) Bu Kanunun yayımı tarihinden önce kablo ve uydu ortamından yayın yapmak üzere yayın lisansı almış olan kuruluşların hakları lisans süresi sonuna kadar geçerlidir. (2) Ancak, şirketi idare ve temsile yetkili kişiler, sorumlu müdürün incelemesinden geçmeden veya rızası hilafına bir yayına karar vermişlerse, bu durumda sorumluluk yayına karar veren söz konusu kişilere geçer. (3) Medya hizmet sağlayıcı kuruluşların ticarî iletişim gelirlerinin, aracı kurumların hesaplarıyla birlikte Maliye Bakanlığınca denetlenmesi ile bu gelirlerin beyanına ve birinci fıkranın (ç) ve (d) bentlerine göre alınacak payların ödenmesine ilişkin usul ve esaslar, Maliye Bakanlığının görüşü alınarak Üst Kurulca hazırlanacak yönetmelikle düzenlenir. Ç) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun görev ve yetkileri saklı kalmak kaydıyla, platform, multipleks, altyapı işletmecileri ile verici tesis ve işletim şirketinin radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetlerinin iletimi faaliyetlerine ilişkin uymaları gereken idarî, malî ve teknik şartları belirlemek, bunlara yayın iletim yetkisi vermek ve gerektiğinde iptal etmek.
Maddesinde yer verilen “Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını istemek hakkına sahiptir. “ düzenlemeleri ile; mahkeme önünde hak arama özgürlüğü ve ulusal makam önünde etkili bir hukuki yola başvurma hakkının zaten Anayasal düzeyde de kabul edildiğini AİHS dikkate alınmasa dahi söz konusu hakların iç hukukta Anayasal düzeyde garanti altına alındığını belirtmiştir. Nasıl ceza yargısında beraat eden bir sanığın hükmü özlük dosyasında saklanıyorsa, disipline ilişkin tüm kayıtların da özlük dosyasında saklanması gereklidir. Kaldı ki İptal edilen yada yok hükmünde sayılan disiplin cezası esas alınarak bir işlem tesis edilemez. Özlük dosyasının tutulma amacı kamu görevlilerinin görevleri boyunca meslek hayatlarını etkileyebilecek tüm belgelerin muhafaza edilmesidir. İptal edilen bir disiplin cezası ilgili aleyhine kullanılamamakla birlikte, başka bir işlem için gerekli olabilir.
“Kuvvetler Ayrılığı” ilkesi üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti, maalesef erklerin çatışması ve birbirlerine müdahalesi ile zaman kaybetmektedir. Menfaatlerin uyuştuğu yerde birbirine dokunmama, çatıştığı yerde ise özünü zedeleme, ortadan kaldırma pahasına kurum veya kuruluşu yıpratma ve buna dayanak olarak da hukuku, seçilmişliği ve meşruiyeti gösterme sorunu yaşanmaktadır. Kamu kudreti kullanıcısı hukuk devleti, topluma ve bireylere güven vermelidir. Aşağıda sıralayıp kısaca tanımladığımız hukukun evrensel ilke ve esasları, demokratik hukuk toplumlarının vazgeçilemez ve devredilemez değerlerdir. Hukukun evrensel ilke ve esasları arasında altlık – üstlük ilişkisi olmayıp, birbirine eşittir ve hepsi aynı önemi haizdir. CMK m.161/8 ile ilgili düşüncelerimi içeren bir yazı kaleme alınmıştır. O yazıda, yargı denetimini engelleyen dokunulmazlıkların yanlışlıklarına değinmiştik. Yargı dokunulmazlığı içeren yasaların, Anayasanın 2, 10, 11, 36, 38 ve 138. Maddeleri nedeniyle Anayasaya aykırılığının gündeme geleceğini, bunun önüne ancak … Yerel Mahkeme tarafından verilen mahkumiyet hükmünün temyiz edilmesinden sonra, Yargıtay’a gönderilen yargılama dosyasında bulunmayan ve CMK m.206 kapsamında yerel mahkemece değerlendirilmemiş “yeni” bir delilin ortaya çıkması durumunda, bu “yeni” delilin elde edilme usulünün nasıl olacağı, daha net bir … Haberleşme hürriyetinin korunması esas, müdahale istisnadır.
Bu yazımızda; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Gizli soruşturmacı ve teknik araçlarla izleme” başlıklı altıncı bölümünde yer alan, gizli soruşturmacı görevlendirmesini düzenleyen, m.139’da tanımlanan ve görev alanı çizilen gizli soruşturmacının ne olduğunu, görevlendirilen kişi tarafından toplanan delillerin 28 Mart 2023 tarihinde, m.139’un 4. Fıkrasına eklenen ek cümle ile hangi sınırlar çerçevesinde bu görevi yerine getirebileceği ve elde ettiği delillerin hukuka aykırılığı ele alınmıştır. Bu yazımızda; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m.157’de düzenlenen dolandırıcılık suçunun daha az cezayı gerektiren nitelikli hali olan “dolandırıcılığın, bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi” suçu (TCK m.159) açıklanarak, doktrinde yer alan tartışmalı hususlar ile yargı kararları değerlendirilecektir. Olağan kanun yolları olarak düzenlenen istinafa ve temyize başvurmanın en temel farklarından birisi, gerekçe gösterme zorunluluğuna ilişkresmi web casinomhub giriş. Bilindiği üzere istinaf kanun yolu başvurularında; Cumhuriyet savcısı dışında sanık veya katılan tarafın kararı istinaf etmesi yeterli olup, ayrıca sebep gösterme zorunluluğu bulunmamaktadır .
İnsan hayatını, kamu düzenini ve esenliğini tehdit eden bir virüs türü olan Kovid-19’ün yayılması, yüksek sayıda can kayıplarına neden olması ve hayatın olağan akışını büyük ölçüde etkilemesi nedeniyle uluslararası pandemi ilan edilmiş ve bu ciddi sağlık sorunun çözümü için tedavi, en önemlisi de aşı çalışmalarına hızla başlanmıştır. Aşı üretimi konusunda çalışmalar yapan birçok şirket güvenli ve etkili olduğunu iddia ettikleri aşıları piyasaya sürmüş veya sürmeyi planlamaktadır. Bu yazının kaleme alındığı tarihte Birleşik Krallık vatandaşlarını aşılamaya başlamış, diğer ülkelerde bu yolda önemli mesafeler kat etmiş olup, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı da aşı ithali ile ilgili girişimlerde bulunmuştur. Bu yazıda; özellikle hükümlünün, tutuklunun ve ilgisi oranında da şüpheli veya sanığın beden veya vücut çukurlarının aramasından bahsedilecektir. Bu aramalar; kimi zaman güvenlik için olurken kimi zaman da güvenlikle birlikte veya bağımsız olarak delil elde etmek amacına hizmet edebilir. Nitekim Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m.75 ile 76’da öngörülen beden aramasında maksat, soruşturma ve kovuşturma ile ilgili delil elde edilmesidir.
- Ancak AYİM’nin görev alanı dikkate alındığında bu istisna kapsamına dahil edilemeyeceği yönünde karar verilmesi ihtimalinin daha yüksek olduğu kanaatindeyiz.
- Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir” hükmüne, 129 ncu maddesinin üçüncü fıkrasında; “Uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz” denildikten sonra dördüncü fıkrasında; “Silahlı Kuvvetler mensupları ile hakimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır.” hükmü bulunmaktadır.
- “Hizmete mahsus eşya” tabirinden askerlik amaç ve menfaatlerine tahsis edilmiş eşyayı anlamak gerekir.
- Ancak bu şekilde yapılan toplantı ve görüşmeler sonunda fesih için alınacak kararın da toplantıya katılan üyelerin üçte ikisinin aynı yönde vereceği oy ile alınması zorunludur.
Adli kontrol müessesi 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m.109 ila m.115’de düzenlenmiştir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez”. Bu nedenle, ceza muhakemesinde maddi hakikate ve adalete ulaşabilmek için hukuk kurallarının öngördüğü çerçevede temel hak ve hürriyetlerde özlerinin zedelenmemesi suretiyle bazı kısıtlamalara gidilebilir. Ceza yargılamasında, suçlunun cezalandırılması kadar, masum kişiler ile temel hak ve özgürlüklerin korunması da önemlidir. Bu nedenle; ceza yargılamasının her ne pahasına olursa olsun adalet sağlansın düşüncesi ile gerçekleşmemesi gerektiği, maddi hakikate ulaşırken, ancak hukuka uygun yol ve yöntemlerle elde edilmiş delillerle bunun ortaya koyulmasının zorunlu olduğu bir gerçektir. Ceza Dairesi’nin güncel bir kararında, yerel mahkemenin beraat eden sanığın ödediği vekalet ücretinin katılana yükletilmesi şeklindeki kararını onamasının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Yargılama Giderleri ve Çeşitli Hükümler” başlıklı yedinci kitabının “Yargılama Giderleri” başlıklı birinci kısmında yer alan düzenlemelere uygun olup olmadığıdır.Yazımızda; Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin kararı ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ilgili düzenlemeleri açıklanarak, bu kararın hukuka uygun olup olmadığı incelenip sonuca varılmaya çalışılacaktır. Maddesi çerçevesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin doğrudan uygulanabilir bir iç hukuk kuralı haline geldiğini, dolayısıyla 6/1. Maddesindeki “Herkes…bir mahkeme tarafından davasının …dinlenmesini istemek hakkına sahiptir.” kuralı ile mahkeme önünde hak arama özgürlüğünün ve yine 13.
Taleplerinin reddedilmesi durumunda ise dava yoluna başvurmaktadırlar. Yargı denetimine açık olan disiplin cezalarında dava açma süresi, diğer idari işlemlerde olduğu gibi yazılı bildirim tarihinden itibaren 60 gündür. Bu süre geçirildikten sonra açılan davalar süre aşımı nedeniyle reddedilecektir. 1602 sayılı Kanunun “Dava Açma Süresi” başlığını taşıyan 40. Maddesinde; “…Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde dava açma süresi her çeşit işlemlerde yazılı bildirim tarihinden itibaren kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde 60 gündür. Adresleri belli olmayanlara özel kanunlardaki hükümlere göre ilan yolu ile bildirim yapılan hallerde; özel kanunda aksine hüküm bulunmadıkça ilan tarihinden itibaren onbeş gün sonra başlar…” hükmü yer almaktadır. Maddesinde; sözleşmede tanınmış hak ve özgürlükleri engellenen kişinin, engelleme resmi görevli kimselerce görevlerinin yerine getirilmesi sırasında yapılmış olsa dahi, ulusal bir makama fiilen başvuru hakkına sahip olduğu düzenlenmiştir.