article_jule (35848)

Türk Silahlı Kuvetlerinde Disiplin Suç ve Cezaları ve Yargı Denetimi Doktora Tez Taslağı Avukatlık Bürosu

Kaldı ki İptal edilen yada yok hükmünde sayılan disiplin cezası esas alınarak bir işlem tesis edilemez. Özlük dosyasının tutulma amacı kamu görevlilerinin görevleri boyunca meslek hayatlarını etkileyebilecek tüm belgelerin muhafaza edilmesidir. İptal edilen bir disiplin cezası ilgili aleyhine kullanılamamakla birlikte, başka bir işlem için gerekli olabilir. Hatta   ilgilinin açacağı tazminat davasında delil olarak dahi kullanılabilecektir. Disiplin cezasının yok hükmünde sayılmasının doğal sonucu olarak ceza kararı özlük dosyasından çıkarılamaz\. Her oyun stili ve bütçeye uygun marsbahis seçenekleriyle, herkes için bir şeyler var. mostbet\. Mahkeme kararının infazı söz konusu karara şerh verilmek suretiyle yerine getirilir. Görüldüğü üzere, amir, astını bir hatasından dolayı ikaz ve tenkit etmek, hatta azarlamak hususunda tamamen serbest olup, bu tasarruf kanunun amir hükmü gereği disiplin cezası sayılamaz. Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin kararları incelendiğinde, Mahkeme kural olarak, 1602 Sayılı Kanundaki sınırlama nedeniyle disiplin cezalarının yargı denetimine tabi tutulamayacağına karar vermektedir.[745] Keza Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli devlet memurlarına verilen uyarma ve kınama cezaları[746] ile Askeri Ceza Kanunu 171. Maddesine bağlı Ek-1 cetveline göre verilen diğer cezalarda da inceleme kabiliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmektedir.[747] Ancak Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin istisnai iki durumda istikrarlı olarak, disiplin cezalarına karşı yargı denetimi yasağına rağmen, açılan davaları esastan incelediği ve hatta iptal kararları verdiği görülmektedir. Maddesi kapsamında olmaması nedeniyle yargı denetimine açık olduğu yönünde kararlar verildiği görülmektedir[733]. Disiplin mahkemeleri, “yargısal rol” ifa eden ve bir “adli fonksiyona” sahip bulunan, keza belli bir usul izleyerek ve hukuk kurallarına dayanarak karar veren ve kararları Devlet gücüyle icra edilen kanunla kurulmuş mahkemelerdir.

Asıl üyenin adı, Cemiyet üye kayıt defterinden silinir, üyeliği sona erer. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır. 20 Temmuz 2016, Çarşamba günü Genel Müdürümüz Yonca Ulusoy Zaimoğlu, Kurumsal Satış Müdürümüz Tuna Güzelyüzlü ve Satış Ekibimizin Yöneticisi İsmail Onur Parlak ile birlikte aracın yeni sahibi Koçsar Otomotiv’i Üsküdar’daki showroom’unda ziyaret ettik. 20 Haziran 2016 tarihinde düzenlenen “Müzayede” ihalesinde 26 farklı üyeden 87 teklif alan ve kıyasıya bir mücadeleye sahne olan, 2015 model Ford Focus III MCA Style 1.6 TDCİ aracı satın alan Koçsar Otomotiv, oto.net’ten 15.000‘inci aracı alan üyemiz oldu. 9 Aralık 2013 yılında ilk online ihalemizi yaparak sizlerin destek ve güveni ile oto.net serüvenine başladık. Çok değerli üyemiz Sebahattin Bey’i 22 Temmuz günü Otomer’deki yeni dükkanında Kasapoğlu Otomotiv’in üye temsilcisi ve ayrıca satış ekibimizin yöneticisi İsmail Parlak ve Genel Müdürümüz Yonca Ulusoy Zaimoğlu ile ziyaret ettik. Bu ziyaretimiz ile hem kendisine oto.net ailesinin bir üyesi olduğu için teşekkür ettik, hem de 2500. Aracın hatırası olarak kendisine hediyemizi takdim ettik. Biz de birlikteliğimizin devamını diliyor ve bu yolculukta bizimle beraber olduğu için Çobanoğlu Otomotiv’e teşekkür ediyoruz. Oto.net Türkiye’nin önde gelen internet girişimlerinin yatırımcısı olan Projectz tarafından desteklenmektedir. Parola yenileme SMS’i gönderildi.Gelen SMS’deki geçici parola ile giriş yaparak parolanızı yenileyebilirsiniz.

  • Talepte bulunmaları halinde, Spor Genel Müdürlüğünce tescil edilmiş spor kulüplerinin (vergi kanunları uyarınca defter tutma yükümlülüğü bulunan iktisadi işletmeleri hariç) farklı tarihleri kapsayan hesap dönemini kullanmalarına İçişleri Bakanlığınca izin verilebilir.
  • Müşteri memnuniyetini en büyük önceliği olarak benimseyen Koçsar Otomotiv, sektördeki yenilikleri yakından takip etmekte ve iş planını buna göre düzenlemektedir.

E-dernekler yazılımının devreye girmesinden itibaren iki yıl içerisinde merkez ve taşradaki mevcut arşivler, adı geçen yazılım formatında elektronik ortama aktarılır ve dijital arşivler oluşturulur. Dernekler gelirlerini, yeni alındı belgelerini bastırıncaya kadar Maliye Bakanlığınca bastırılıp derneklere satışı yapılan alındı belgeleri ile toplamaya devam ederler. Ancak bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç altı ay içinde dernekler alındı belgelerini bastırmak zorundadırlar. Bu sürenin bitiminden sonra Maliye Bakanlığınca bastırılan alındı belgeleri kullanılmaz. Her dernek ve birlik için sivil toplumla ilişkiler birimlerinde bir dosya açılır. Derneklerin iş ve işlemleri ile ilgili tüm belgeler bu dosyada saklanır. Açılan her dosya üzerine derneğin kütük numarası yazılır. Kütük defterinin her sayfası mühürlenir ve son sayfasına kaç sayfadan ibaret olduğu belirtilerek yetkili amir tarafından imzalanır. Yabancı dernek ve yabancı vakıfların Türkiye’deki şube ve temsilciliklerinin kaydı Bakanlıktaki ayrı bir kütük defterine (EK-22) yapılır. Her şube ve temsilciliğe ayrı bir sayfa ayrılır ve mevcut bilgiler defterdeki hanelerine işlenir.

Burada davacı, idarenin sunduğu delilleri tartışma ve çürütme imkanına sahip değildir. Dolayısıyla hakkaniyete uygun yargılamanın diğer bir şartı olan “çelişiklik ilkesi” de ihlal edilmektedir. Böyle bir durumda, davacının yargılama sürecine gerçek anlamda katılımı söz konusu değildir. Temel hak ve özgürlüklerin disiplin cezalarına karşı korunmasını sağlayan en etkili önlem yargısal başvurulardır. Bütün idari işlemler gibi, disiplin cezaları da yargı organının denetimine tabidir. Disiplin cezalarının yargısal denetime tabi olması, hukuk devleti ve kanuni idare ilkelerinin doğal sonucudur[675]. AİHM  mahkemede olması gereken diğer bir nitelik olan tarafsızlık kavramını objektif ve sübjektif olmak üzere iki ayrı açıdan ele almaktadır. Sübjektif tarafsızlık, mahkeme üyesi hâkimin kişisel tarafsızlığını ifade eder ve aksi sabit oluncaya kadar var sayılır. Objektif tarafsızlık ise kurum olarak mahkemenin kişide bıraktığı izlenim yani hak arayanlara güven veren tarafsız bir görünüme sahip bulunmasıdır.

Maddesi ile de, kurulların başkan ve üyelerinin görevlendirilme süresinin 2 yıl olduğu, süresi dolanların yeniden aynı süre ile görevlendirilmelerinin mümkün olduğu belirtilmiştir[303]. Disiplin kurullarının oluşumları ve görevleriyle ilgili hususlar anılan Yönetmelikte düzenlenmiştir. Maddesinde, Başbakanlık ile Bakanlıkların ve bunlara bağlı Müsteşarlık, Genel Müdürlük ve Başkanlıkların kurum merkezindeki disiplin ve yüksek disiplin kurullarının kuruluşlarında uyulması gereken esasların neler olduğu tespit edilmiştir. Fıkrasının (a) bendinde, kurulların başkan ve üyelerinin, Başbakanlık ve Bakanlıklarda Müsteşarlar, bunlara bağlı kurumlarda kurumların başında bulunan müsteşar, genel müdür ve başkanların teklifi ve ilgili bakanın onayı ile görevlendirilecekleri; (b) bendinde de, kurulların bir başkan ve 4 üye olmak üzere 5 kişiden oluşacağı öngörülmüştür[302]. Disiplin hukukunda kişilerin hak ve özgürlüklerini güvence altına almak için geliştirilen önlemlerden birisi de ceza vermeye yetkili kişi veya kurulların yetkisinin belirlenmesidir[271]. TSK’da disiplin suçlarının ağırlığı­na ve disiplin cezası verilebilecek kişinin statüsüne göre yetkili kişi veya kurullar belirlenmiştir[272]. Ancak bu belirleme yapılırken, askerlik hizmetinin özelliği nedeniyle, sivil kurumların aksine, disiplin amirlerinin verebilecekleri cezalar nicelik ve nitelik itibariyle geniş tutulmuştur[273]. Disiplin cezaları verildiği tarihten itibaren hüküm ifade eder ve derhal uygulanır. Aylıktan kesme cezası, cezanın veriliş tarihini takip eden aybaşında uygulanır. Verilen disiplin cezaları sıralı sicil amirine, Devlet memurluğundan çıkarma cezası ayrıca Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. Kendilerine disiplin cezası olarak aylıktan kesme veya kademe ilerlemesini durdurma cezası verilenler, valilik, büyükelçilik, müsteşar, müsteşar yardımcılığı, genel müdürlük, genel müdür yardımcılığı ve daire başkanlığı görevlerine atanamazlar ve yine Bakanlar Kurulunca atanılacak bir göreve atanamazlar. Osmanlı İmparatorluğu’nda Uzun süre merkezi otoriteye bağlı tek disiplinli ve askerliği meslek edinmiş kuvvet olan yeniçeriler, ancak kendi subayı tarafından ve kendi kışlası içinde cezalandırılabilirdi.

Görüldüğü üzere, yükümlü askerler için özel hayat hakkı yönünden Anayasal içerikli sınırlar söz konusu iken, haberleşme gizliliği yönünden kanunla sınırlama öngörülmüştür. Bunu her iki hak için de geçerli bir uygulama ile açarsak, meselâ istihbarat yönergeleri gereğince erbaş ve er mektuplarının okunması, Silahlı Kuvvetlerin Kanun’un saydığı kurumlardan olmasından dolayı haberleşmenin gizliliğinin ihlali sayılmaz. Aynı şekilde, askerî disiplin ve güvenlik ihtiyacı özel hayat hakkının da kapsamını belirlediğinden salt bu amaçla sınırlı ve ölçülü bir uygulama Anayasa’ya uygun kabul edilecektir. Hiç şüphesiz mektuptaki kişisel bilgilerinin, askerî disiplin ve güvenlik gerektirmedikçe üçüncü kişilere aktarılması hem özel hayatın hem de haberleşmenin gizliliğini ihlal eder. Bu hususta İç Hizmet Yönetmeliği’nin 178 ve 180.maddelerindeki, komutanların, yasak belge, yayın ve propaganda araçlarının birliğe sokulmamasını ve şüpheli kişilerin askerlerle temasta bulunmamasını sağlayacağına, güvenliği ve disiplini bozacak hareketleri vaktinde ve derhal haber alarak gerekli tedbirleri alacağına ilişkin hükümler örnek verilebilir[616]. AİHM Engel ve diğerleri/Hollanda davasında  göz hapsi cezasının niteliği ve infaz biçimi itibariyle askeri yaşamın olağan sınırları içerisinde kaldığına, kişi özgürlüğünü ihlal etmediğine karar vermiştir. Maddelerinde göz hapsi de hürriyeti tahdit eden bir ceza türü olarak belirlenmiştir. Bu durumda disiplin amirleri tarafından verilen göz hapsi cezası; iç hukukumuza göre kişi özgürlüğünü sınırlamakta ancak AİHS’ni yorumlama yetkisi bulunan AİHM’ne göre kişi özgürlüğünü sınırlamamaktadır. Oda hapsi disiplin cezası niteliği itibariyle kişi özgürlüğünü sınırlayan bir yaptırım olup bu husus hem iç hukukumuzda 1632 sayılı AsCK.nun 19, 21 ve 23.

İlgili bakanlıkların ve Hazine ve Maliye Bakanlığının da görüşü alındıktan sonra, Bakanlığın teklifi ve Cumhurbaşkanı kararı ile dernek, kamu yararına çalışan derneklerden sayılır. Bastırılan alındı belgesi ciltleri veya elektronik sistemler ve yazı makineleri aracılığıyla yazdırılması için bastırılan formların adedi ile seri ve sıra numaralarının, onbeş gün içinde basımevleri tarafından mülki idare amirliğine bildirilmesi zorunludur. Bu bildirim Dernekler Bilgi Sistemi (DERBİS) üzerinden elektronik ortamda da yapılabilir. Bastırılan belgelerin adedi ile seri ve sıra numaralarının, onbeş gün içinde basımevleri tarafından mülki idare amirliğine bildirilmesi zorunludur. B) Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan belgelere dayanarak tutan derneklerde, işlemlerin bunlara kaydedilmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu kayıtlar, işlemlerin esas defterlere kırkbeş günden daha geç intikal ettirilmesine imkan vermez. Dernek defterlerinin denetim amacıyla istenmesi halinde, kırkbeş günlük sürenin dolması beklenmeden kayıtların işlenmesi zorunludur. Dışişleri Bakanlığının konu ile ilgili görüşü alındıktan sonra, Bakanlıkça gerekli değerlendirme yapılır. Sonuç, ilgili valiliğe bildirilir ve valilik tarafından başvuru sahiplerine on gün içinde bilgi verilir. Dördüncü fıkrada belirtilen Türk Lirası cinsinden parasal tutarlar, her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında, takvim yılı başından geçerli olmak üzere arttırılarak uygulanır. Ancak, güncellemede bir Türk Lirasının altındaki tutarlar dikkate alınmaz. Yardım gerçekleştirildikten sonra faaliyet sonuç bildirimi doksan gün içerisinde mülki idare amirliğine verilir.

SUNUŞHerkes, bilgi edinme ve haber alma, özgür düşünce, ifade ve serbest eleştiri hakkına sahiptir. Düşünce ve ifade özgürlüğünün kullanılmasının başlıca yolu olan basın ve yayın özgürlüğü temel insan haklarındandır. Bu hakların demokratik hukuk devletinde anayasal güvence altında olması esastır.Gazetecinin hakları, halkın haber alma hakkının ve ifade özgürlüğünün, meslek ilkeleri ise dürüst ve doğru iletişimin temelini oluşturur. Meslek ilkeleri gazetecinin ve basın – yayın organlarının özdenetimini öngörür ve değerlendirme mercii öncelikle vicdanlardır. Dolayısıyla basın yayın organları yöneticileri ve gazeteciler; medya ve dijital ortamda meslek ilkelerine uymalı, uyulmasını gözetmelidir. Madde 32 -Tüzük Genel Kurulun olağan ya da olağanüstü toplantılarına katılan asıl üyelerin en az üçte ikisinin oyu ile değiştirilebilir. Cemiyetin kendisinin feshedilebilmesi için Genel Kurul üyelerinin en az üçte ikisinin katılması zorunludur. Madde hükümlerine göre üyeler ikinci toplantıya çağrılır. Bu çağrı üzerine toplanacak üyenin sayısı ne olursa olsun fesih maddesi görüşülebilir. Ancak bu şekilde yapılan toplantı ve görüşmeler sonunda fesih için alınacak kararın da toplantıya katılan üyelerin üçte ikisinin aynı yönde vereceği oy ile alınması zorunludur.

Deja una respuesta